30 Ocak 2014 Perşembe

Affetme Reçetesi



1-Artık acı çekmemeye karar vermek: Maruz kaldığınız zarar devam ediyorsa, affetme sürecinin başlaması söz konusu değil. Fakat buna nasıl son verilecek? Şu veya bu nedenle uğradığı hayalkırıklığı ya da ihanet nedeniyle çektiği acıdan dolayı eli kolu bağlanmış durumda olanlar için ilk aşama "artık acı çekmeyeceğim" kararını almak! Bunu yapmak için acınızın sorumlusuyla kendi aranıza bir mesafe koymanız gerekiyor. Fiziki ve psikolojik bütünlüğünüzün söz konusu olduğu bazı önemli durumlarda, birinci aşamaya geçmenin tek yolu yargıya başvurmak. Bunu yaparak zarar veren sorumluluğuyla karşı karşıya bırakılır. Örneğin sizi taciz eden birini affetmek onu adalete teslim etmeye engel değildir. Filozof Simone Weil'in dediği gibi "Sadece cezalandırabildiklerimizi affedebiliriz." Toplum adına hareket eden adalet; hatayı, suçluyu ve neden olduğu acıyı objektif bir şekilde değerlendirir. Fakat unutmayın, zarara uğrayan sadece isterse affeder!

2-Bir hatanın olduğunu kabul etmek Geçmiş silinemez, dolayısıyla yapılanı unutmaya çalışmak boş. Savunma mekanizmamızla acıyı, nefreti ve kini bilinçaltımıza iteriz. Fakat bu, yıkıcı etkilerin daha şiddetli hissedilmesine neden olur. Size bu duyguları hissettireni bir hatanın suçlusu olarak görmek kendiniz ve hayatınız için şart. Psikanalist Gabrielle Rubin'e göre böyle düşünmek insanın kendisiyle yeni bir bağ kurmasına izin veriyor. Bu, psikosomatik hastalıkların gelişmesini ve yeniden aynı duyguların yaşanmasını da engelliyor.

3-Kızgınlığını ifade etmek Affetmek için "kurban" "cellat"ına kızgın olmalı. Yani kendi acısını tanımalı ve ondan kurtulabileceğini kabul etmeli. Saldırganlık, kızgınlık ve nefret başlangıçta gerekli ve sağlıklı bir psikolojik durumun göstergesi. Kurban kendisine yapılanı inkâr ettiği zaman maruz kaldığı şeyi kendi üstüne almış oluyor. Rubin'in de söylediği gibi, "Nefret çok şiddetli bir duygudur ve yok edilemez. Ancak bu duyguyu hatayı işleyene yönlendiremiyorsanız, süreç size karşı işleyecektir", ki bu da kendi kendini yıkıma götürme riskini körüklüyor. Kızgınlığını, nefretini hatayı yapana doğrudan ifade etmek çok nadir görülen bir durum. Çünkü hata yapan kendini suçlu olarak görmüyor ya da kurban üzerinde öyle bir etki yaratıyor ki zarar gören hiçbir tepki vermeye cüret edemiyor. Buna rağmen insan kendi içinde bütün bunlardan bağımsızlaşma sürecine girebilir. Bir deftere hissettiklerini yazma, güvendiği bir insana açılma ya da durum çok acı vericiyse psikoterapiste danışma faydalı yöntemlerden.

4-Suçlu hissetmeyi bırakma Affedecek tarafta olanların büyük bölümü paradoksal olarak başlarına gelenden dolayı kendisini suçlu hisseder. Tam olarak neden yaralandığımızı anlamaya çalışmak, bu duyguyla ona eşlik eden acıyı ilişkilendirmemize izin verir. Yaralanmış hissettiğimiz nedir? Gururumuz mu, ünümüz mü ya da fiziki bütünlüğümüz mü? Bu soruya yanıt vermek Nicole Fabre'ın deyimiyle "Temize çıkmaya yani başınıza gelenlerde sorumluluğunuzun olmadığını anlamaya yardımcı olur." "Başka şekilde davranmadığım için affedilmezim" düşüncesinden kurtulmak şart. Tecavüz gibi dramatik durumlarda kendini affetmek, hayata devam etmek için vazgeçilmez bir koşul.

5-Size zarar vereni anlayın Nefret ve kin saldırganlığın devam etmesine neden olabilir. Ancak bir süreden sonra bu durum kişide yıkıcı etkilerini göstermeye başlar. Bundan kurtulmak için kendinizi suçlu olanın yerine koymak iyi bir yöntem. Bu, bize kendimizi kötü hissettiren şeye bir anlam katar ve hatta bazı durumlarda da "kabul edilebilir" kılar. Suçluyu anlamak sadece onu affetmek amacına yönelik olmayabilir. Onun zayıflıklarını da tanımaya yardımcı olur. Filozof Paul Ricoeur'e kulak verelim: "İnsanları, ne kadar canice olursa olsun, sadece bu davranışlarıyla sınırlı düşünmeyin."

6-Kendine zaman tanıma Affetmek asla olanları unutmak değildir. Çok çabuk affetmek kimseye kendini daha iyi hissettirmez. Önerilen, bunun kendiliğinden olması. Psikanalist Nicole Fabre "Bu sürecin aktif bir parçası olsanız da kendinize zaman tanıyın" diyor. Çok çabuk gerçekleşen bir af, suçlu tarafından tamamen aklanma olarak algılanabileceği gibi, affeden tarafın da kendini kandırmasına, bilinçsizce kin ve nefret hissetmeye devam etmesine neden olacaktır. 

ALINTI

3 yorum:

  1. İnsan kendine kötülük yapanı affediyor, bu çok kolay bir husus. Asıl ona kötülük edenin buna rağmen bu kötülükten sonra daha çok mutlu olması ve işinin rast gitmesiyle birlikte herkes tarafından desteklenmesinden dolayı kötülük görmüş kişi kendini affedemiyor, bu mu kader diye?
    Biraz kader konusu ile ilgili bilgilendirme yapar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tarz olaylarda kişilere çokta takılmamak lazım aslında diye düşünüyorum çünkü kimse kimsenin hayatına boşuna girmiyor.. Ya bir şey öğretmek, ya eksik olan bir yanımızı güçlendirmek suretiyle imtihan olarak geliyor..
      Muhammed Bozdağın kitaplarından birinde okumuştum ;bazen bir olayın birilerine ders vermesi için yaşanması gerekiyordur ve o esnada birisi bir şaka yapar- büyük bir laf eder ve o göreve farkında olmadan talip olur ve ihale ona kalır diyordu.. Yani herkes kendi seçimlerinin sonucunu yaşıyor..

      Sil
  2. yani kötülük yapanın daha da mutlu olması seçiminin sonucu, kötülüğe uğrayanın mutsuzluğu gibi..çok adilce...

    YanıtlaSil

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...